DENİZ’İN HAYATI
- Hayrunnisa
- 30 May 2021
- 4 dakikada okunur
Hayrunnisa / Prof. Dr. Necmettin Erbakan Fen Lisesi / ERZURUM

Güneşli bir sabahtı. Deniz ve köpeği Alice her zamanki gibi dışarıda koşturuyor, oyunlar oynuyorlardı. Okul vaktinin geldiğini annesinin bağırmasıyla anımsayan Deniz hemen servise doğru ilerleyip bindi. Okula gitmeyi hiç istemiyordu; çünkü özel durumundan dolayı kimse onu arasına almıyor ve üstüne üstlük dalga geçiyorlardı. O da bu durumdan hiç hoşnut değildi. Sırasından kalkmıyor sadece resim çiziyordu. Çoğunlukla köpeğinin resmini çiziyordu çünkü tek dostunun o olduğunu anlamıştı. Tabi arada diğer insanlarla da arkadaşlık kurmayı çok istediğinden dolayı hayal ettiği arkadaşlık ilişkisini konu alan resimler de kağıtlarda yerini alıyordu. En sevdiği ders resim dersiydi; çünkü özgürce istediği kadar resim çiziyordu fakat öğretmeni onun resim becerisini henüz keşfetmemişti; çünkü Deniz bu okulda yeniydi. Neyse ki sonunda okul bitmişti artık evine gidebilecekti daha fazla resim ve daha fazla oyun oynayacaktı Alice ile. Eve vardığında evdekilerde garip bir durum sezmiş ve bir şeyler olduğunu anlamıştı; fakat üstelemedi. Hemen evde köpeğini aramaya koyuldu; ama hiçbir yerde yoktu, bahçeye baktı yine yoktu, annesine sordu.
Deniz: Anne Alice nerede?
Anne: Oğlum öncelikle sakin ol. Biz babanla markete gittik, bahçenin kapısı da açık kalmış, eve geldiğimizde Alice ortalarda yoktu. Biz de evin her yerini aradık; ama maalesef yoktu.
Deniz: Nasıl ya!! Alice beni bırakıp gidemez, geleceğine inanıyorum, o beni bırakmaz deyip hemen odasına çıktı.
Saatlerce cam kenarında belki gelir diye anlamsız bir şekilde dışarıyı izledi. Odasındaki fotoğraflara bakıyor, ağlıyordu. En sonunda ağlamaktan yorgun düşüp çaresizce uyudu. Sabah olduğunda her şeyin rüya olmasını diledi ve hemen ıslık çaldı; fakat ne gelen vardı ne de giden. Bu durum onu tekrar ağlamaya sürükledi. Okul saati gelmişti hatta geçmişti; ama o ne okulu ne de dersleri düşünebiliyordu sadece Alice’i düşünüyordu. Tüm gün odasında çıkmadı ve sadece resim çizdi. Onlarca resim hepsi de Alice…
Aradan 3 ay geçti. Deniz bu süreçte hep Alice’i düşünüyor sürekli resim çiziyordu; fakat okulunu da aksatmıyordu. Gerek matematik dersi ,gerek Türkçe dersi her ders bir resim çiziyordu. Öğretmenleri bu durumdan şikayetçiydi; fakat özel durumundan ve yaşadıklarından dolayı alttan alıyorlardı. Bir gün resim dersinde resim çizerken öğretmen sınıfa bir öğrenciyle girdi. Deniz çocuğa bakarken küçük bir tebessüm etti; çünkü çocuk onunla aynı özel durumdaydı. Öğretmen onu hemen Deniz'in yanına oturttu. Hızlıca isimler, hobiler, fobiler falan filan öğrenilince sohbet başlamıştı. Zil çaldığında bu ikili dışarı çıktı ,kantine geçti ve hep sohbet ediyorlardı; fakat Deniz ona henüz köpeğinin kaçtığını anlatmayıp başka şeylerden bahsediyordu. Artık eve gitme vakitleri gelmişti, eve gittiler. Deniz yemeğini yedi, anne ve babasıyla yeni gelen Aras hakkında konuşup tekrar odasına çıkıp ödevlerini yapıp cam kenarında yeniden yerini aldı. Kendi kendine “Alice doğduğundan beri benimle birlikte çok eğleniyorduk, şimdi beni bırakıp hiçbir yere gidemez. Ona kötü bile davranmıyordum ki neden beni bırakıp gitsin? Ne olur ki şimdi içeri girse, havlasa ve yanıma koşsa. Köpeklere herkes çok sadık hayvanlar diyor, Alice de köpek olduğuna göre beni bırakmaz.” dedi ve tanrıya dua edip uyudu. Rüyasında Alice’in geldiğini görmüş ve mutlu bir şekilde uyanmıştı. Hemen kahvaltıya inip annesine ve babasına rüyasını heyecanlı bir şekilde anlattı. Okul saati gelene kadar dışarıda oturup Alice’i ve rüyasını düşünüyordu. Servisi gelmişti. Hemen servise binip okulun yolunu aldı. Okula gittiğinde Aras sırasında yerini almış onu bekliyordu. Bu ikili gerçekten çok iyi anlaşıyordu, birbirlerinin her halini bu kısacık sürede tanımışlardı. Deniz sınıfa her zamankinden mutlu bir şekilde girince Aras da haliyle çok mutlu olmuştu. Hemen sordu “Bugün çok mutlu görünüyorsun.” Deniz “Çok güzel bir rüya gördüm de onun etkisindeyim hala daha.” şeklinde sohbet ediyorlardı ki zil çaldı ve öğretmen içeriye girdi, ders resimdi. Deniz kalem ve kağıdını almış, gördüğü rüyayı resmetmeye koyulmuştu. Aras onun hep böyle köpek resimleri çizme nedeninin anlamıyordu ve artık dayanamayıp sordu “Neden hep köpek resmi çiziyorsun?” diye sordu. Deniz ilk başta söylememek için ısrar etse de Aras anlamıştı bir nedeni olduğunu ve üsteledi. Daha fazla dayanamayıp her şeyi anlattı ağlaya ağlaya, Aras da üzülmüştü bu duruma. Aras “Üzülme elbet bir gün gelecektir köpekler sadık hayvanlardır.” dedi. Deniz bu sözlere çok mutlu olup ağladığı için öğretmeninden tuvalete gitmek için izin istedi ve elini yüzünü yıkayıp sırasına geçti, resmine kaldığı yerden devam etti. Öğretmen de kim ne çizmiş diye resimlere bakıyordu ki sıra Deniz'e geldi. Öğretmen şok olmuştu; çünkü çok güzel bir resimdi. Hemen Deniz'i tebrik etti ve sınıfta resmini fazlaca övdü. Deniz çok mutlu olmuştu, herkes onu gelip tebrik etmişti. Zamanında dalga geçen kişiler şimdi onu tebrik ediyorlardı. Deniz heyecanlı bir şekilde eve gitti, eve adımını atar atmaz Alice Deniz'e doğru koşup adeta sarıldı. Deniz daha da mutlu olmuştu, hemen ağlayarak Alice’i sevdi ve sonra ailesine bugün öğretmeninin onun hakkında dediklerini söyledi, herkes çok sevinmişti. Ertesi gün Deniz okula her zamankinden daha mutlu bir şekilde gitti. Tüm sınıf onunla sohbet ediyor o da onlarla ediyor ve köpeğini anlatıyordu. Herkes Alice’i Deniz’in anlatmasına göre çok sevmiş, aynı zamanda da merak etmişti ve ondan Alice’i okula getirmesini istediler. Deniz sonraki günü dört gözle bekliyordu; çünkü okula Alice ile birlikte gidecekti. Sonunda ertesi gün oldu, okulun yolunu Alice ile birlikte tuttu. Okula gidip tekrar ilgi odağı olmayı başarmıştı. Herkes köpekle oynuyor, mutlu mutlu zaman geçiriyorlardı.
Bundan sonraki hayatı hep böyle mutlu bir şekilde geçip gitmiş ve Deniz resimlerde çizdiği arkadaşlığı artık gerçekten yaşıyordu.
-SON-
Hayrunnisa / Prof. Dr. Necmettin Erbakan Fen Lisesi / KONYA
Comments